Bolaman’daki Karakullıkçu-Odabaşı sülaleleri
ve Osmanlıda Karakullıkçu-Odabaşılar.

Karakullukçu tabiri,
hizmetlerinde bulundukları yeniçerilerin aynı zamanda kul adıyla anılmış
olmasına dayanır. "Onlara hizmet eden" anlamında kullukçu ve yaptığı
işin bir ayak hizmeti olması dolayısıyla karakullukçu şeklinde adlandırılan
bu görevlilerin ayrıca inzibat noktalarında görev yaptıkları bilinmektedir. Bu
hizmet zamanla Ön plana çıkarak asayiş ve güvenliği sağlayanları ifade eder bir
anlam kazanmıştır.
Karakullukçuluk görevi muhtemelen Fâtih Sultan Mehmed zamanında ortaya
çıkmıştır. Nitekim bu dönemde Yeniçeri Ocağınin yeniden tanzimi sırasında her
koğuşa aşçı. alemdar, vekilharç, odabaşı ve çorbacı gibi zabitler tayin
edilirken her 100 nefer için acemi oğlanlarının ocağa alınanları arasından on
karakullukçu verilmiş, bunların da başına bir başkarakullukçu getirilmişti.
Acemi oğlanlarından kapıya çıkan (bedergâh) neferlere "karakullukçu acemi
oğlanı" denir ve bunlar
öncelikle odaların temizli-ğiyle meşgul olurlardı; bir bölümü de karakullukçu
olarak istihdam edilirdi. Karakullukçular yerleri süpürürler, kıdemli
yeniçerilerin ayakkabılarını temizlerler, yemek kaplarını yıkarlar, odun
yararlar, kandilleri yakarlar ve alışveriş için pazara giderlerdi. Her odada
esas olarak bir, bazan da iki karakullukçu bulunurken koğuşun kalabalık oluşuna
göre bu sayı artabilirdi. Meselâ nefer adedi 7-800'ü bulan çavuşbaşı ve kul
kethüdası odalarında dörder beşer karakullukçu hizmet ederdi. Aşçı yamağı
statüsünde olan bu karakullukçular aşçıbaşının nezâreti altında çalışır,
kıdemli olanlar ise aşçılığa yükselirdi. Karakullukçular yaptıkları işe göre
pazara giden, pabuççu ve kandilci gibi lakaplarla da anılırlardı. Ayrıca bazı
karakullukçular, çorbacı denilen yeniçeri orta ve bölük kumandanlarının
atlarına bakarlar, seyislik, ulaklık, hasekilik hizmetinde bulunurlardı.
Hepsinin âmiri olan baş karakullukçu aynı zamanda şehirdeki kullukların da
başıydı. Sadece kullukçu diye de anılan bazı karakullukçuların koğuş dışı
görevlerinin başında İstanbul'da ve taşradaki karakollarda inzibat ve asayişi
sağlama işi gelirdi. Bunların hizmet süreleri İstanbul'da üç, taşrada dokuz ay
idi. Karakullukçuların bir başka görevi de yabancı sefirlere verilen ziyafetlerde
hizmet etmekti.
Kapıya çıkan her nefer gibi karakullukçulara da bedergâh olduklarında
"düzen akçesi" adıyla 2'şer altın verilir, ayrıca 2'şer akçe yevmiye
bağlanırdı. Bu gündelik zamanla artardı. Karakullukçu terfi ederse küçük
müteferrika olur ve oda hizmetlerinden kurtulurdu. Yeniçeri Ocağı'ndan başka
diğer kapıkulu ocaklarında da karakullukçular bulunur ve benzer hizmetler
yaparlardı.
Karakullukçular resmî günlerde başlarına kavuk, sırtlarına kollu bir
nevi cepken demek olan kırmızı renkte salta ile siyah mintan, altlarına şalvar,
dizlerine beyaz tozluk, ayaklarına da kırmızı yemeni giyerlerdi. Bellerine
geçme pirinç levhalardan bir kemer bağlayıp saltaların sağ tarafını sarı ipek
püsküllerle süslerlerdi. Başlarına giydikleri nefer kalafatı, âdi bir kavuğa açık
kahverenginde astar sarılmasıyla oluşmuş bir serpuştan ibaretti.
Bolaman’daki Karakullukçu ve
Odabaşı sülale isimlerinin, bu sülaleden dedelerinin daha önce bu görevlerinde
bulunduklarından bu soyadı aldıkları kanaatindeyim. Bu konu ile ilgili daha
sonra bilgi ve belge çıkacağını tahmin etmekteyim, belge temin ettikten sonra
bu konu ile ilgili tekrar değerlendirme yapmak dileği ile !..
Dr.İsmail DEMİRBAŞ 12.12.2013