Yine gecikmis bir yaziyla karşınızdayım ''Dur arkadaştan fotoğrafları alayım'', '' yarın yazayım bu gün bisiklet süreyim'' derken bu güne kadar sarktı bu yazım. Neyse lafı uzatmadan yazıma geçeyim ben...

 Giresun ekibinin Samsun turundan sonra günübirlik Giresun-Bolaman turu yapacağını öğrenince yine katılmadan edemedim. Sonuçta gidecekleri güzergahta oldukça güzeldi. Fakat herşeyin bu kadar yerli yerince olacağını tahmin edememiştim doğrusu.

Giresun ekibi Bulancak'tan da katılımcıları alarak biraz gecikmeli olarak Ordu'ya giriş yapıyorlar. Kısa bir hasret gidermeden sonra yollara düşüyoruz. Üzerimize bakarsanız daha yaza girmediğimizi anlarsınız.  Nisan ayında güneşin  yüzünü buralara daha yeni yeni gösterdiği zamanlardı.

Kumbaşı'ndan otoban yoluna sapıyoruz. Yolumuz oldukça geniş, bisikletlerimizle iki sıra halinde çok rahat ilerleyebiliyoruz. Yani  bu yol boyunca bol bol sohbet etme imkanımız olmuştu.

 

Selami abi ve ben.

Beyazlı arkadaşın ismini hatırlayamadım kusuruma bakmasın. Diğer arkadaş Müslüm.

Emniyet şeridinden çok rahat biçimde ilerliyoruz.

Sağda Selami abi. (Bulancak'tan)

Ve yine git git bitmeyen Nefise AKÇELİK tüneli'ne vardık. Ordu - Bolaman arasındaki bu otobanda Ordu tarafından gidişte  yer yer hafif tırmanışa geçiyorsunuz. Bu tünelden itibaren çıktığınız irtifayı iniyorsunuz. Bu sayede tünelden ortalama saatte 40 km hızla çok rahat geçebiliyorsunuz. Otoban kısmında tünelden itibaren hızımız arttığı için yol bitene kadar fotoğraf çekmek yerine bisikletle hızla gitmedin tadını çıkarıyoruz.

Bolaman Şerefnur Kademoğlu Evi' nin orada hızlı bir hatıra fotoğrafından sonra yola devam ediyoruz. Önümüzde biraz dik  sayılabilecek, biraz da uzun sağlam bir rampamız var.

Herkes kendi hızınca çıkarken ben kendimi biraz yormayı göze alıp hızlı çıkıyorum. Önce çıkıyorum ki hem bol bol manzara fotoğrafı çekebileyim hem de grubu bekletmeyeyim. İşte o güzel manzaralardan bi kaç kare.

Önce ortalama 30-35 km az eğimli kaymak gibi bir asfaltta biraz performanslıca bir otoban sürüşü yaptık. Bolaman'dan eski yola saparak eğimin arttığı, yolun kalitesinin düştüğü fakat süper manzarası olan bir yol da tırmandık.Tam rampalardan bıkıp gücümüzün tükenmeye başladığını hissederken inişe geçtik. İnişin sonunda yemek bizi bekliyor.

Yalıköy'de meşhur Yalıköy Köftesi'ni yiyoruz. Nefis köftelerin ardından geçiştirmelik bir çayın ardından tekrar pedallara kuvvet yola çıkıyoruz.

Yakından çekilmiş köfte, salata ve ayran fotosu koymuyorum. Cidden aç olan okurlara büyük bir işkence olduğunu biliyorum

Ortalama 10-15 km sonra Medreseönü'nde asıl keyif çayını içecek yere varıyoruz. Uzun Saçlı'nın yerine. Burada köz ateşinde demlenmiş çayımızı tadını çıkara çıkara içiyoruz.

Bu çalışma biraz tesadüfi oldu. Ön planda çay, ondan sonra bisikletlerimiz ve ondan sonra çayın etiketi sayılabilecek Uzun Saçlı'nın Yeri tabelası.

Fırsattan istifade Kenan abinin yol makinasını deniyorum.  Cidden gözüm kaldı vallahi.  İleride ekstradan bir yol makinası alacağım inşallah.

Gitmeden önce işletme sahibi Uzun Saçlı (Nusret Doğan) ile de hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra tekrardan pedallara asılıyoruz.

Bundan sonraki molamızı yer yer bol  dolambaçlı ve bol manzaralı yollardan ilerleyerek Yason Burnu'nda vereceğiz.

Vee anayoldan sapıp Yason Burnu'na doğru ilerliyoruz.

İlk  Yason Kilise'sine uğruyoruz. Burada menüsünde  balık çeşitleri olan restorant var fakat biz hala köfteleri eritemediğimizden balığı başka bir tura saklıyoruz.

Kenan abi sezonu yeni açmış olmanın yorgunluğunu yaşamaya başlıyor.

Kilise'den bir kaç foto...

İç mekan.

Kiliseyi yeterince dolaştıktan sonra rüzgarı eksik olmayan bu yerin burununa doğru ilerliyorum.

Bir kaç defa bu yere gelip saatlerce manzaraya bakıp uzaklara daldığımı bilirim. Cidden harika bir manzarası var.

Sonrasında tekrardan yola çıkıyoruz. Yolumuz üzerinde bir güzel süpriz daha vardı aslında. Çaka Beyazkum Plajı. Fakat mevsim olarak uygun olmadığından, buraya uğramadan yola devam ediyoruz. Ama yazın bu güzergahı kullanacak olanların mutlaka uğramalarını tavsiye ederim.

Çaka Tüneli'nden bir hatıra pozu.

Yine yol üzerinde tanınmış işletmelerden birisi. Vonalı Cemal'in Yeri. Şimdiye kadar buraya girme fırsatım hiç olamdı ama, buranın aklımda kalmasına neden olan başka sebepler var

Hani karadeniz fıkralarında ve mizahında hep yerini almış olan bir espiri vardır. Burada bu espiriye canlı canlı şahit oldum

Mersin Köyü'nden de geçiyoruz.

Ardından Perşembe ve sonra Ordu'ya tekrardan ayak basıyorum.

Ordu'ya vardıktan sorna Giresun'a kadar devem edecek ekip, kısa bir molanın ardından yola devam ediyorlar. Benim için bu tur burada son buluyor... Tam gezi niteliğinde hem manzara olarak göze, hem keyif olarak damağa hitap eden ve bunları sanki özellikle yerleri belirlenmiş gibi tam yeri ve zamanında bu ayrıntıları yaşatan  süper bir gezi parkuruydu.

Karadeniz sahilinde tur yapacak herkesin zamanları var ise, mutlaka eski sahil yolundan geçmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Fotoğraflardan da görüleceği üzere yol çok tenha. Otomobille gidildiğinde biraz eziyet olacak kadar bozuk ve virajlı bir yol. Ancak bu yolun tüm zevki bisikletle çıkıyor diyebilirim.

Son olarak parkurun bir genel görünümünü vereyim.

Parkuru daha ayrıntılı bir biçimde buradan inceleyebilirsiniz

Yakın bir zamanda bu parkuru yazın günlerin uzun olmasından da faydalanarak daha fazla zevkini çıkara çıkara tekrardan geçmeyi planlıyorum.

Bir dahaki yazımda görüşmek üzere... Hoşçakalın. 



http://www.bisikletmagazin.com/blog1.php/2009/06/12/ordu-bolaman-ordu-otoban-eski-yol

SİTEDEKİ LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ..